Dünya ekonomilerinin yüzde 10’undan fazlasını yaratan turizmin 2010’lu yıllarda 1.5 trilyon dolar, 2020’lerde ise 2 trilyon dolarlık gelir düzeyine erişmesi öngörülüyor. 2010 yılında tüm dünyada seyahat edenlerin sayısı 1 milyara, 2020 yılında ise 1.5 milyara çıkacak.
Bu veriler ışığında dünyanın en önemli birkaç hizmet sektöründen biri haline gelen turizm endüstrisinin ivmesi, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz Çanağı’nda alabildiğine yükseliyor.
 Akdeniz çanağı; dünya turist sayısının yüzde 31’ini, dünya turizm gelirlerinin yüzde 26’sını, dünya yatak kapasitesinin de yüzde 25’ini elinde bulunduruyor. Akdeniz Çanağı içinde bu gelirlerden pay alan Türkiye, çanakta yer alan diğer ülkelerden Fransa, İspanya, İtalya ve Yunanistan’la son yıllarda sıkı bir rekabet içinde. Pazara geç girmesine rağmen büyük mesafeler kaydeden Türkiye, yaşadığı iniş çıkışlı dönemlere rağmen 2000 yılında 10 milyon turist girdisi sağladı. 2000 yılının ilk dokuz ayı verilerine göre, turizm gelirlerinde yüzde 48.1’lik bir artış görülüyor. İlk dokuz ayın sonuçlarına göre, 1999 yılında aynı dönem içinde 3 milyar 964 milyon dolar olan turizm gelirlerinin 5 milyar 869 milyon dolara yükselmesindeki en büyük pay, Türkiye’nin tüm yatak kapasitesinin üçte birine sahip olan Akdeniz bölgesinin.
Akdeniz bölgesi; 369’u yatırım belgeli, 520’si işletme belgeli toplam 889 tesise ve 198.012’lik yatak kapasitesine sahip. Türk turizminin en önemli ve en çok gelir getiren coğrafyası konumundaki Akdeniz bölgesi, Türkiye’ye havayolu ile gelen ziyaretçilerin de yüzde 41’ini elinde bulunduruyor.
 Bölgenin en önemli pazarı olan Avrupa ülkeleri, gelir düzeyi yükseldikçe daha kaliteli tesisi ve hizmeti talep ediyorlar. Bu da Akdeniz çanağındaki en genç ve en modern tesislere sahip olan Antalya ve çevresi için önemli bir avantaj oluşturuyor.
Tesisleri eskimeye başlayan Akdeniz Çanağı’ndaki diğer ülkeler karşısında bölgenin pazar payı sürekli artıyor. Mevsimsel bağımlılığı ortadan kaldırmak için turizmin çeşitlenmesi örneklerini en etkin biçimde sergileyen Akdeniz bölgesi; kongre, fuar, sergi, üçüncü yaş, sağlık, doğa sporları ve cruise gibi alanlarda gerekli altı yapıyı oluşturmuş, bu pazarlardan da pay almaya başlamıştır.
 21. yüzyılın turizm trendlerini etkilemesi, yeni arayışlardaki turist profilini de gündeme getirmiştir. Dünya Turizm Örgütü (WTO), seyahat endüstrisinde yeni yüzyıl trendlerinin şu şekilde belireceğini öngörmektedir. Ekoturizm alabildiğine gelişirken, kültür turizmi yükselişini sürdürecek ve dünya insanlarının birbirini anlama ve kültürlerini keşfetme, etnik tadları arama arayışı hızla sürecek, doğa sporları, dağcılık, mağara turizmi son yıllardaki ivmesini arttırırken, henüz yeni gelişmekte olan denizaltı seyahatleri süratle hızlanarak önemli bir pazar oluşturacak, dünyada keşfedilmemiş köşe bırakmayan insanoğlu Kutuplar’ı keşfetmeye hazırlanırken, adrenalin arayışında son nokta, macera turizmi gelişecek, cruise sektörü olağanüstü oranda büyüyecek, eğlence turizmi 21. yüzyılın gözdeleri arasında yer alacak.
Bu anlamda bu yeni trendlerden pay alabilecek konumdaki Akdeniz bölgesi, modern ve yeni tesisleri ile bu arayışlardan önemli bir kısmına cevap verirken, diğer yandan bölgenin doğal özellikleri ve kültürel mirası ile yükselmesi beklenen ekoturizm, kültür turizmi, doğa sporları, macera turizmi, cruise ve eğlence alanlarındaki beklentileri de karşılayacak konumda.
 Antalya ve çevresi, mavi bayraklı sahilleri nedeniyle de Akdeniz Çanağı’nda önemli bir ayrıcalığa sahip. Türkiye’nin geç sanayileşmeye başlaması Akdeniz çanağındaki diğer ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’ye özel bir avantaj sağlamış, deniz temizliğinin ciddi ölçüde korunması sağlanmıştır. 1997 yılında Antalya’da açılan Kongre Merkezi’nin eklenmesiyle bölge, iklim ve doğal güzelliklerinin yanı sıra kongre turizminde de önemli bir konum edinmiştir.
İlkbahar, yaz, sonbahar, kış gibi dört mevsimin sadece takvimlerde geçerli olduğu Akdeniz bölgesinde, yılın en soğuk ayları olan Ocak ve ½ubat aylarında bile deniz suyunun 17 derece, hava sıcaklığının 10-11 dereceler arasında değişmesi turizm çeşitlenmesinin en büyük sebeplerinden biri.
 Bölge; marinaları ve uzun kıyı şeridi ile yat turizmine de olanak vermekte, güneşlenme ve yüzmenin yanı sıra sualtı dalış, rüzgar sörfü, paraşütle uçuş, su kayağı, yelkencilik, dağcılık, bisiklet turları, kano-rafting, trekking ve mağara araştırma sporları için de elverişli yapısı ve iklim koşulları ile gerçek bir cennet konumunu sürdürmektedir.
Diğer yandan Akdeniz bölgesi, tarih boyunca sayısız uygarlığın ev sahibi olması nedeniyle inanç merkezi açısından da çok zengin bir potansiyele sahip. Adana ve özellikle Antakya, dinlerde çeşitliliğin ve renkli bir mozaiğin etkilerini sergilemektedir.
 Bölgedeki zenginliğin ancak bir kıtanın sahip olacağı kadar çeşitlilik içermesi Akdeniz bölgesine özel bir ayrıcalık sağlamış, yeni turist profilinin önem verdiği bozulmamış çevre ve korunmuş doğa kriterleri açısından da Akdeniz çanağındaki en favori coğrafya konumuna yükseltmiştir.
|
|
|
Kongre Turizmi
|
Türkiye’nin en önemli kongre merkezlerinden biri olan Antalya’daki Cam Piramit Kongre ve Fuar Merkezi, 3000 kişilik kapasitesi ile fuar ve konferans için her tür donanıma sahip.
|
|
Yeni Arayışlar
|
Artık tatillerde bile çeşitli aktivitelerle uğraşan, spor yapan, çalışıp yorulan tatilciler, yeni heyecanlar peşinde koşuyorlar. Doğa sporları yörelerin özelliklerine göre çeşitleniyor. Özellikle Akdeniz Bölgesinde trekking, rafting, dağcılık, kaya tırmanışı, su altı, rüzgar sörfü, yamaç paraşütü, jeep safari,at binme gibi aktiviteler ilk sırayı alıyor.
|
|
Kültür Turizmi
|
Akdeniz, yirmi kadar uygarlığın, on bin yıllık geçmişin varisi. Bu bölge tanrıça ve tanrı heykelleri, tapınakları, tiyatroları, agoraları, kiliseleri, camileri, türbeleri, medreseleri, sarayları ve kervansarayları ile adeta tarihin izleğini sürdürmekte. Böylesi zengin bir miras bölgenin, kültür turizminden de ciddi pay almasını sağlıyor. Yapılan araştırmalar ülkemizi ziyaret eden turistlerin yüzde 10’unun kültür turizmi amaçlı seyahat ettiklerini gösteriyor.
|
| |
|
|
