Tarih ve Kültür
Fotoğrafların büyük hallerini görmek için üzerlerine tıklayın.
Priene
Söke-Bodrum yolunun 5. km'sinden ayrılan Güllübahçe asfaltına girdiğinizde, ülkemizin en güzel ören yerlerinden biri olan Priene'nin tabelasını görüp sağa gireceksiniz.
Milet - Didim yönünden geliyorsanız Atburgazı üzerinden gidecek ve 21. km'den sola döneceksiniz. Girişte park yeri var. İçeri girdiğinizde antik kentin planını gösteren düzgün bir tabela bulacaksınız. Priene ve diğer antik yerler üzerine yabancı dillerde yazılmış kitaplar da girişte satılıyor. Kent Samsun (Mykale) Dağı eteğine kurulmuş. Kentin bulunduğu yükseklikten baktığınızda görülen geniş ve düz ovada çeltik tarlaları var. Eskiden burası denizdi ve Priene'nin iki limanı vardı. Kent MÖ. 350'de eski kentin yerine kurulmuş. Hippodamos sistemine göre ızgara biçiminde ve dört set olarak inşa edilmiş. Önce İskender, sonra Bergama Krallığı ve Roma egemenliğinde kalmış, Bizans Çağı'nda Piskoposluk merkezi olarak önemini sürdürmüş olan kent, XII. yüzyılda terkedilmiş. Menderes Nehri'nin körfezi doldurması sonucunda, liman kenti özelliğini yitirip zenginliğini kaybetmiş. Kente girince yolun kuzeyinde su ihtiyacını karşılayan üç sarnıç bulunuyor. Sağa sapıldığında Mısır tanrılarının tapınağını görebilirsiniz. Bilinen en eski tiyatrolardan biri olan tiyatrosu 5000 kişilik. Tiyatro aynı zamanda halk meclislerinin toplantı yeriymiş. Elli sıradan oluşan tiyatronun ilk sırası protokol için yapılmış özel koltuklardan oluşuyor. Bu sıranın tam ortasındaki özel koltuk krala ayrılmış. Tiyatronun yanında Bizans Kilisesi, kilisenin güneyinde yukarı gymnasion ve hamamı bulunuyor. Demeter Temenosu Akropol'ün eteğinde. Athena Tapınağı kentin en hakim yerine kurulmuş. Bazı sütunları sütun başları ile birlikte ayağa kaldırılmış. Tapınağın sunağının yalnızca temelleri görülebiliyor. Sunağın kabartmalarından bir kısmı İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde görülebilir.
Meclis toplantılarının yapıldığı Bouleuterion ise 640 kişilik. Sıraları günümüze ulaşan yapıda o dönemlerde sürekli kutsal ateş yanarmış. Athena Tapınağı'nın alt tarafında ana caddenin kenarında balık ve et pazarı ve evler yer alırmış. Agora'nın güneybatı köşesinden güneye doğru merdivenli yoldan inildiğinde surlara yakın gymnasion görülüyor.
Heraklia
Beşparmak Dağları'nın güney eteklerinde, gölün kıyısına kurulu Heraklia'ya Çamiçi Köyü'nden dönüp, 9 kilometrelik toprak yolla ulaşabilirsiniz.
Yol önce Kapıkırı Köyü'ne ulaştırıyor sizi. Köye girmeden, sahile inen bir yol ayrılıyor. Karşınızda Heraklia, antik yapılarıyla bir tarih hazinesi... Heraklia'nın tarihi M.Ö. 7. yüzyıla uzanıyor. Hellenistik ve Roma dönemlerinde parlayan kent, deniz ticaretiyle zenginleşmiş. Bizans döneminde ise psikoposluk merkezi olmuş.
Kayalık ve engebeli bir arazi üzerine kurulan kent, 6.5 metre yüksekliğinde surlarla ve 65 kuleyle çevrilmiş. Mükemmel denecek kadar düzgün olan taş işçiliği bugün bile farkediliyor.
Kentin içindeki Athena Tapınağı, günümüze kadar gelebilmiş şanslı yapılardan. İki katlı olarak inşa edilen Agora'dan ise geriye tek kat kalmış. Yinede dükkan ve hanların yerlerini görebiliyorsunuz. Agora'nın doğusundaki "U" planlı yapı, M.Ö. 2. yüzyılda inşa edilen Şehir Meclis Binası. Sonra sırasıyla tiyatro, Endymion Kutsal Alanı ve Haham Manastırı'nı gezebilirsiniz.tek kalıntı, ahır olarak kullanılan bir mabedin önündeki Roma devrinden kalma yazıt.
|