Bir zamanlar Batı uygarlığının doğuşuna tanıklık etmiş olan Kuzey Ege kıyıları, geniş kumsalları ve sayısız koyları, kıyıya uzanan ormanlarıyla Anadolu’nun kıyı şeridine sahip en güzel yörelerinden biridir. Bu kıyı şeridinde Homeros’un Truva’sı ve güneyde, eski çağların en büyük kütüphanelerinden birine sahip olan sanat ve eğitim merkezi Bergama, güneyde de İyon mimarisinin örnekleriyle Efes yer alır. Bu antik kentlerin mistik atmosferinin hemen yakınlarında bölgenin en büyük kenti, Homeros’un doğum yeri İzmir bulunmaktadır. Büyük bir körfezin kıyıları boyunca kurulmuş İzmir, Türkiye’nin üçüncü büyük kentidir. Aynı zamanda önemli bir liman kenti olan İzmir, bölgenin birçok arkeolojik ve turistik yerleriyle bağlantısı olan merkezidir.
İzmir, gemi ve yatların devamlı dolaştığı dar ve uzun bir körfezin başında yer alır. İklim verileri hem turizm mevsiminin uzatılması hem de turistik ürün çeşitliliğinin arttırılması açısından bulunmaz fırsatlar yaratmaktadır.
Kuzey Ege’de güneşlenme süresi kışları ortalama 9 saat, yazları ise 14 saattir. Türkiye’de turizm açısından değer taşıyan 229 termal ve içme suyu kaynağından 81 tanesi bu bölgede bulunmaktadır. Yat turizmi açısından da büyük önem taşıyan bölge; Akdeniz çanağının en temiz denizine sahip olması, yelkenli seyire olanak taşıyan uygun rüzgarları, birbirine yakın konumdaki çok sayıda korunaklı koyları, kendine özgü tarihi ve doğal güzellikleri ile yatçılar tarafından özellikle tercih edilmektedir. İzmir ve çevresi, güneş, deniz ve çeşitli turizm olanakları sunan Çeşme, Alaçatı, Karaburun, Urla, Foça ve Selçuk gibi beldelerin yanı sıra soft turizm ve eko turizm olanaklarına sahip Çatalkaya, İzmir Kuş Cenneti, İnciraltı sahilleri, Buca Kaynaklar ormanlık alanlar gibi yerleri de bünyesinde bulundurur. İzmir’in batısında yer alan Urla; iskelesinde kıyıyı dolduran küçük adalarla güzel plajlar ile demir atıldığında aletli ve aletsiz dalınacak, yüzülecek çok özel yerlere sahiptir.
Çeşme, Kuzey Ege’de bir yarımadanın en uç noktasında yer alan tipik bir sahil kasabasıdır. Aynı zamanda Ege’nin önemli yat limanlarından biri olan Çeşme, yöredeki suların ve kaynakların bolluğu nedeniyle bu adı almıştır. Çeşme’de kuzeybatıdan esen İmbat rüzgarı amatör yatçılar için ideal bir ortam oluşturmaktadır. İzmir’e 60 km. uzaklıktaki Alaçatı daracık sokakları, evleri, sörfçüleri mıknatıs gibi çeken rüzgarı, bakir koyları ve kıyıları ile kusursuz bir seçenek. Çok yönlü, oldukça sık ve kuvvetli esen rüzgar, Çeşme Yarımadası’nın diğer koylarına oranla Alaçatı’da iki kat daha sert eser.
Alaçatı Çark ve Piyale Kayaları’nı geçenler, rüzgarın sabırla oyduğu dev pano benzeri ilginç bir kaya yapısı ile karşılaşırlar. Bu fon önünde yüzmek, sörf yapmak bir yana koylar; resim, fotoğraf, müzik gibi sanatsal etkinliklere de olanak tanır. Kayalara yapılacak yolculuklar, alternatif turizm arayanlara eşsiz bir seçenek vaat etmektedir.
Antik Pergamon kenti bir kültür merkeziydi ve Kuzey Ege’deki deniz trafiği ile doğuyla yapılan ticareti yönetiyordu. Bergama, bugün Türkiye’nin en iyi arkeolojik merkezlerinden bir tanesidir. Edremit Körfezi Türkiye’nin zeytin rivierası olarak ün yapmıştır. Edremit Körfezi’nde temiz deniz suyunun kumlu plajlara kavuştuğu, parlak yeşil renkli zeytinliklerle sarılmış en güzel kıyılar uzanmaktadır. Küçükkuyu, Akçay ve Altınoluk hoşa giden bir çevre içinde dinlenmek isteyen, tarihi ve arkeolojik yerlere ilgi duyanlar için cazip tatil merkezleridir.
Çanakkale, kıyılarıyla Avrupa ve Asya’ya bitişen Marmara ve Ege Denizleri’ni birbirine bağlayan Çanakkale Boğazı’nın 1200 m’lik dar girişinde bulunmaktadır. Boğazlarda seyreden yatlar, iyi donanımlı Çanakkale marinasında mola verdiklerinde turistlerin yörede daha çok vakit geçirmelerine olanak sağlamış olurlar. Homeros, Kral Priamus, Hektor, Paris ve güzel Helen hikayeleriyle Truva’ya ölümsüzlük kazandırmıştır.
Arkeolojik kazılar farklı zamanlardaki yerleşim mekanlarını, şehir surlarını, ev temellerini, tapınak ve tiyatroyu ortaya çıkarmıştır. Tahtadan sembolik bir at eski savaşı hatırlatmaktadır. Dünya miras listesinde yer alan Truva, bölgede özel bir öneme sahiptir. Bozcaada; Türkiye’nin üçüncü büyük adasıdır. Kıyıları falezler nedeniyle dik ve kayalık olan adada, kumsallarla kaplı birçok küçük koy bulunur. Sakin koyları, Rum evleri, tarihi eserleriyle sessiz ve sakin bir tatil arayışındakilere hitap eden Bozcaada’nın çevresinde de irili ufaklı 9 ada sıralanmıştır. Assos (Behramkale) akropolü denizden 238 m yüksekliğindedir. Athena Tapınağı İ. Ö. 6. yüzyılda yapılmıştır. Tepelerden denize doğru agoralar, bir tiyatro ve bir de jimnasyum yer almaktadır. Assos, 80’li yılların sonlarına doğru tatil planlarının vazgeçilmez rotası haline geldi. Denizi, temiz havası ve geçmişin tanığı antik kent kalıntılarıyla, az rastlanan orijinal yerleşimlerden biri.
1774 m yüksekliğindeki Kaz Dağı(İda Dağı) muhteşem manzarası, sakin yeşil alanları ve sıcak su kaynaklarıyla Çanakkale’nin güney ucundadır. Her türlü alternatif turizme olanak tanıyan Kaz Dağı heyecan arayanların yeni gözdelerinden biridir.
Efes
Antik Çağın Kültür Merkezi
Antik dünyanın en önemli merkezlerinden biri olan Efes, İ.Ö. 4000’e dek giden tarihi boyunca uygarlık, bilim, kültür ve sanat alanlarında her zaman önemli rol oynamıştır. Yunan, Roma ve Bizans dönemlerine ait birçok kalıntılar içermektedir.
Efes kentinin ilk kuruluşu İ. Ö. 6000 yıllarına, Neolitik Dönem olarak adlandırılan Cilalı Taş Devri’ne kadar inmektedir. Tarih boyunca birçok kez yer değiştirdiğinden kalıntıları geniş bir bölgeye yayılmıştır. Efes, en büyük liman kent olarak 20.000 kişilik nüfusa sahipti. 16. Yüzyıldan itibaren küçülen Efes, bugün Selçuk adını almış turistik bir kasabadır. Antik çağın en büyük ticaret merkezi olmasının yanı sıra Efes, Anadolu’nun eski ana tanrıça Kybele geleneğine dayalı Artemis kültürünün en büyük tapınağına da sahiptir. Bugün yıkık durumdaki tapınağın kalıntılarının bir kısmı British Museum’da sergilenmektedir.
Bu tapınak dünyanın yedi harikasından biri kabul edilir. Antik çağın bu önemli kenti, yılda ortalama 1.5 milyon kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Efes Müzesi koleksiyonlarında halen 50.000 eser bulunmaktadır. Bu sayı her yıl sürdürülen arkeolojik kazılar sonucu her geçen gün artmaktadır.
|
|
Monocos’ların Son Sığınağı...
|
Bir zamanlar İyon Federasyonu’nun bir parçası olan Foça, bugün modern ve sevimli bir tatil merkezidir. Bir fok balığı türü olan Monocos’ların sığınağı konumundaki Foça, her mevsim tercih edilebilecek gözde tatil yörelerimizden. Özellikle koruma altındaki fokların yaşayıp yuvalandığı yer olarak ünlenen Orak Adası’ndaki “Siren Kayaları” yalnızca ilginç görünümleri ile değil efsaneleriyle de ünlü. Rüzgar hangi yönden eserse essin gizemli sesler çıkaran kayalar, bitki örtüsü ve martıları ile turistlerin her mevsim ilgisini çeker.
|
Derinliklerde...
|

Çam ağaçlarının ortasına yerleşmiş Ayvalık, turizmin çeşitlendiği bölgelerden biridir. Tipik Rum evlerinin oluşturduğu dar sokaklarla ilgi çeken Ayvalık, Grek ve Roma tarzı “Neo-Klasik” mimari, mahalle aralarındaki evlerin yanı sıra Ayvalık sınırları içinde yer alan 50 dolayındaki kilise ve manastırda da etkisini göstermektedir.
Ege’nin kendine özgü kıyı iklimi, Ayvalık’ta dalışı dört mevsim cazip hale getirmektedir. Sualtı turizminin önde gelen merkezlerinden Ayvalık, toplam 15 ayrı dalış bölgesine sahiptir. Ayvalık’ın hemen karşısında Cunda Adası yer almaktadır. Civarda çok sayıda antik kalıntıya rastlanır. Cunda “kıyı dalışı” denilen dalışlara da oldukça uygundur. Ayrıca, Cunda’nın ucundaki Pateriça, Maden Adaları, Güvercin Adası, Güneş Adası, Ezerbey Taşları, Karaada, Melinda, Üçkale, Deli Mehmet Taşları Ayvalık’taki dalış noktalarıdır. Ayvalık’tan Yunan Adaları’na Midilli’ye ulaşmak da mümkündür.
|
İzmir Çamaltı Tuzlası
|
Kuşlar aleminin üyesi 8000 kuş türünün en az 450 ayrı cinsine ülkemiz topraklarında rastlanıyor. Hem Asya hem de Avrupa kökenli kuşları barındıran Türkiye, ornitoloji meraklıları için bir cennet sunuyor. Dünyada sahip olduğu doğal şartlar nedeniyle, kuş türleri açısından eşi bulunmayan İzmir Çamaltı Tuzlası, 190 kuş çeşidini barındırıyor. Çamaltı Tuzlasında, gruplar halinde toplanan flamingolar, kıyıya yakın uçan yalı çapkını ve deniz kırlangıçları yörenin sakinlerinden.
|
Meryem Ana Kilisesi
|
Meryem Ana’nın evi deniz yüzeyinden 400 m. yükseklikte yer alan ve Selçuk’u gören tepelerden biri olan Bülbül dağı’nın doruğuna yakındır. Meryem Ana, İsa’nın ölümünden sonra Aziz Yahya ile Efes’e gelmiş ve 101 yaşında ölene dek, ömrünün son yıllarını burada geçirmiştir.
|
Mutlaka görülmeli
|
Smyrna, Teos, Efes, Phokea, Pergamon, Erythrai, Selçuk, Meryem Ana Evi, Yedi Uyuyanlar, St. Jean Bazilikası, Celcius Kitaplığı, Efes Kilisesi, Urla, Çeşme, Foça, Siren Kayalıkları, Çamalltı Tuzlası, Şirince, Küçükkuyu, Assos, Troya, Alexandrea, Babakale, Gökçeada, Bozcaada, Ayvalık, Cunda Adası, Sarımsak Adası, Şeytan Sofrası,
Kaz Dağları. |
|
|