Görkemli Tarih
Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Güneydoğu Anadolu Bölgesi, muhteşem tarih kalıntılarında da görüldüğü gibi, zengin tarihe ve kültürel mirasa sahiptir.

Bölgenin tarihi milattan yaklaşık 7000 yıl önce, yontma taş döneminde başlar. İ.Ö 2000 ile 1500 yılları arasında Hurris’ler gelmişler ve bunları İ.Ö. yaklaşık 1200’lü yıllarda Hititler izlemişlerdir. Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan topraklarda, her üç din dünyasının paylaşamadığı İbrahim Peygamber yaşamıştır. Kimilerine göre İbrahim, bugün Şanlıurfa denilen ve genel olarak Harran olarak bilinen yerde doğmuştur. Mezopotamya'nın önemli bir tarih ve kültür merkezi olan Harran'da, en geniş ve en eski İslam üniversitelerinin harabelerini, arkeolojik kalıntılar arasında görmek mümkündür. Adıyaman Arkeoloji Müzesi, Aşağı Fırat bölgesinde neolitik ve kalkolitik çağlara ait buluntuları barındırmaktadır. Civardaki anıtlar arasında Abbasilerden kalma kale harabelerini ve 14. yüzyıldan kalma Ulu Camiyi saymak gerekir.

Eski zamanlarda Amida olarak bilinen Diyarbakır, Dicle Nehri kıyısında bazalt bir yaylaya yayılmıştır. Kenti kuşatan siyah bazalt surlar, daha çok, meşum bir görünüm vermektedir.16 kalesi ve 5 çıkış kapısı olan 5.5 km uzunluğundaki bu surlar yazıtlar ve kabartmalarla dekore edilmiştir ve ortaçağ askeri mimarisinin şahane bir örneğini oluşturmaktadır. Kentin güneyinde, 1065 yılında yapılmış Dicle Köprüsü yer alır. Neolitik yerleşim yerlerinden biri olan Çayönü'nün tarihi milattan yedi bin yıl öncesine uzanmaktadır. Gaziantep; son dönem Hitit kentlerinin kalıntılarını taşıyan önemli bir ticaret ve kültür merkezidir. Kent kalesinin 32 kulesi Jüstinyen döneminde yapılmış ve daha sonra, Selçuklular zamanında tekrar elden geçirilmiştir. Arkeoloji Müzesinde Neolitik, Hitit ve Roma dönemlerinden önemli el sanatları sergilenmektedir. Fırat kıyısında, Suriye sınırı yakınında bulunan ve bir zamanlar Hititlerin başkenti olan Kargamış, önemli başka bir arkeolojik yerdir. Büyük kabartmalar da dahil, burada bulunan her şey Ankara'da Anadolu uygarlıkları müzesine taşınmıştır.

Yörede, ayrıca ilk kez İ.Ö. 9. yüzyılın ortalarında Asur, Med, Pers, Roma ve Araplar`ın hakimiyetinde kalan ve antik dönemdeki adı Hromgla olan manastır görünümündeki Rum Kale`nin de inanç turizmine hazırlanması için çalışma başlatılmıştır.

Urfa, Kuzey Mezopotamya’da Urschu (Urşu) uygarlığınca kurulmuş dünyadaki en eski kentlerden, aynı zamanda ilk kültür ve bilim merkezlerinden birisidir. Bereketli Urfa - Harran toprakları tarih boyunca bir çok peygamber, aziz ve bilim adamı görmüştür. Nuh Tufanı sırasında sulara batarak yerle bir olan Urfa (Urha) sonradan Asurlular tarafından yeniden kurulmuştur.

Şehirde tarih sıralamasına göre Urşular, Sümerler, Asurlar, Hurriler ve Mitannilerin hüküm sürdüklerini görüyoruz. İ.Ö 7000 yılına uzanan uygarlık belirtilerinin bazıları, Şanlıurfa'nın 70 km kuzeyinde, Kantara köyünde bulunmuştur. Eski bir tapınak ve dokuz bin yıllık neolitik yerleşme yeri, dünyada tek olma özelliğini korumaktadır.


Şanlıurfa'nın 20 km kuzeydoğusundaki bir tepede Göbekli yer almaktadır. Bu yerleşim yeri, belki de 9000 yıl öncesine aittir. Bazıları, İbrahim Peygamber’in, şimdi Mevlid Halil camiinin bulunduğu yere yakın bir mağarada doğduğuna inanır. Bugün mağara, kutsal yer olarak ziyaret edilmektedir. Tepelerin altında, içinde kutsal sazan balıkları yüzen ve kutsal kabul edilen HalilülRahman Gölü (Balıklı Göl) bulunur. Gölün kenarında Rızvaniye Camisi yer almaktadır. İncil'de, aynı isimle anılan eski bir kent olduğuna inanılan Harran, İbrahim Peygamberin yaşamının bir bölümünü orda geçirmiş olmasından ziyade arı kovanını andıran çok tipik evleriyle bilinmektedir.

En geniş eski İslam üniversitesi, sekizinci yüzyıldan kalma kent surları, dört çıkış kapısı ve bir kale de arkeolojik kalıntılar arasında yer almaktadır. İ. Ö. 3000 yıldan başlayarak yerleşim yeri olarak kullanılan Mardin; Artuklu, Akkoyunlu, Osmanlı dönemine ilişkin bir çok yapının yanında Süryani Manastır ve Kiliseleri de bünyesinde barındıran önemli bir açık hava müzesidir. Bir zamanların güçlü dini topluluğu olan Deyrulzaferan Süryani Manastırı, Mardin'in sadece 7 km doğusunda bulunmaktadır.


Hasankeyf

Hasankeyf’in ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu bilinmiyor. Ancak şehir ve etrafındaki binlerce mağara insanların buraya çağlar öncesinden yerleştiğini gösteriyor. İnsanlığın en eski yerleşim merkezlerinden biri olan Mezapotamya Bölgesinde yer alan Hasankeyf, hem içinden Dicle nehrinin akıp gitmesi, korunaklı coğrafi yapısı, mesken olarak kullanılan binlerce mağarası ile hep dikkatleri çekmiş ve çağlar boyunca stratejik önemini korumuştur. Hasankeyf, bugün ciddi bir tehlike ile karşı karşıya bulunuyor. GAP'ın bir alt projesi olan Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali'nin yapımından sonra sular altında kalma tehlikesi içindeki Hasankeyf, kurtarılmayı bekliyor.
  
Soyu Tükeniyor...


Şanlıurfa'nın 80 km batısında Birecik, Fırat üzerine bağdaş kurmuş gibidir. Soyu tükenmekte olan Kelaynak kuşları, her yıl Birecik’teki Fırat Vadisi’ne gelerek ornitoloji meraklılarına seyir olanakları sunar. Türkiye’de halen çok sınırlı sayıda bulunan Kelaynaklar’ın dünyadaki tek üreme alanları Fırat Vadisi kayalıklarıdır.
  

Tanrıların tahtı: Nemrut

"Dünyanın 8. Harikası" olarak da tanımlanan ve UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi`ne alınan, 2000 yıllık dev büyülü tanrı heykellerinin bulunduğu Nemrut Dağı, bölgenin turizm çekim merkezi konumundadır. Nemrut Dağının zirvesinde (Kuzey Mezopotamya'nın en yüksek dağı, 2150 m) Kommagene kralı Antiokos I’in İ.Ö. birinci yüzyılda yaptırdığı devasa anıtlar yer alır. Üzerinde Apollo, Zeus, Herakles ve Antiokos'un devasa heykellerinin bulunduğu terasla yapay toprak yığınlarını yan yana ilk defa gören ziyaretçileri şaşırtan şey, burada kullanılan mühendisliktir. Zamanla heykeller ağır hasara maruz kalmıştır. Her yıl Haziran’da Kommegene Festivali yapılır.
 
Zeugma Harabeleri


Belkıs / Zeugma Antik Kenti, Gaziantep, Nizip İlçesi, Belkıs Köyü sınırları içerisinde Fırat Nehri'nin kıyısında yer alır. GAP kapsamında inşa edilen Birecik Baraj Gölü altında kalacak olması nedeniyle, Belkıs Zeugma antik kentindeki kurtarma kazıları, yerli ve yabancı pek çok bilim adamı ile turistin ilgisini bu yöreye çekerken, aynı zamanda bölge turizminin sembolü olmuştur. Yaklaşık 20 bin dönümlük bir arazi üzerine kurulmuş olar Belkıs/Zeugma Antik Kenti; Fırat'ın geçilebilir en sığ yerinde olması, askeri ve ticari bakımdan çok stratejik bir bölge olması nedeniyle tarihin her döneminde önemini korumuştur.
  

 
©2001 Türkiye Otel ve Tatil Rehberi Yayın Grubunun Tescilli Markasıdır